Bir gün kurnaz tilki, hasta taklidi yaparak kurt amcasının evine gitti. Nefes nefese kapıyı çaldı. Oflaya puflaya içeri girdi. Kurt merakla:
“Hayrola yeğenim, neyin var? Ne oldu sana?” diye sordu.
Tilki, inleyerek: “Çok hastayım amcacığım” diye cevap verdi.
Amcası, yeğenini hemen ocağın kenarına yatırdı. Karısına haber verip, yeğeni için yiyecek bir şeyler hazırlamasını söyledi.
Ama tilki aslında hasta değildi. Geçen gün, amcasının mutfağında asılı duran güzelim etleri görünce ağzının suyu akmıştı. Yengesi yemeğini getirdi. Tilki yavaş yavaş yemeğini yemeye başladı.
Bir ara: “Amca, etleri böyle herkesin göreceği bir yere asman hiç doğru değil” dedi.
Amcası: “Neden yeğenim?” diye sorunca, tilki: “Komşularınız etleri çalabilirler.” diye cevap verdi.
Kurt amca, yeğeninin sözlerine gülerek: “Benim komşularım dürüst ve çalışkandır. Her biri kendi işine bakar, benim etlerimde gözleri olmaz.” dedi.
“Amca” dedi, tilki. “Ya canları çeker de sizden biraz isterlerse?”
“Kimseye hak etmediği bir şeyi vermem. Herkes çalışıp kendi yağıyla kavrulmalı!” diye bağırdı kurt amca.
“Peki ben istesem de mi vermezsin amca?” dedi tilki.
“Hayır! Hiç kimseye bir parça bile et yok!” diye kestirip attı kurt. Bu arada tilki, yemeğini bitirmişti. Amcasıyla yengesine teşekkür edip, oradan ayrıldı.
Ertesi gün, bir gece vakti sessizce amcasının evine yaklaştı. Mutfağın açık penceresinden içeri girip tüm etleri aldı ve oradan uzaklaştı.
Sabah olunca mutfağa giren yenge kurt, etlerin çalındığını görünce: “Hırsız var! Hırsız var!” diye bağırmaya başladı.
Hanımını duyan erkek kurt hemen mutfağa koştu. Olanları o da görünce hırsıza lanetler okudu. Biraz kendine gelince;
“Etler çalınmasına çalınmış ama acaba kim çalınış olabilir?” diye düşündü.
Tam bu sırada karnını etlerle tıka basa doyurmuş olan tilki, amcasının yanına çıkageldi. Onların halini görünce: “Hayrola amcacığım? Ne oldu size böyle?” diye sordu.
“Hain hırsızın biri etlerimizi çalmış!” dedi amcası.
“Yok daha neler amca!” dedi tilki, “Sen etlerini bir yere saklamışsındır.”
Kurt: “İnan doğru söylüyorum yeğenim.” dedi.
Tilki ise alaylı alaylı: “Haydi haydi. Dün gece size söylediklerime uyup, etleri sakladınız değil mi? Beni kandırmaya çalışmayın.” diye konuşmasını sürdürdü.
Bu arada yengesi: “Amcan doğru söylüyor yeğenim.” dedi.
“Etlerimiz gerçekten çalındı. Eğer çalınmasaydı, onları seninle beraber yemekten zevk duyardık.”
Tilki: “İyi ama, amcam dün gece hiç böyle söylemiyordu.” dedi. Sonra, mutfağın açık penceresine bakıp, alaylı bir şekilde: “Galiba amcamın çok çalışıp, şu pencereyi bir güzel onarması gerekecek.”
Yeğeninin bilgiç bilgiç konuşması, onun hırsız olduğunu ele verdi. Kurdun kafası birden dank etti. “Ben hırsızın kim olduğunu biliyorum.” diyerek yeğeninin üstüne atıldı.
Zaten kaçmaya hazır bekleyen tilki, amcasından önce davranıp, tabanları yağlayıp oradan uzaklaştı.
(Fransız Masalı)
Az konuşmaktan nadiren, çok konuşmaktan ise çoğunlukla pişman oluruz.
La Bruyere