Vakti zamanında, kibirli bir bataklık sivrisineği varmış. Bir gün bataklık kıyısında uçarken, su içen bir aslan görmüş:
“Hey ormanlar kralı Aslan! Sen, herkesten güçlü olduğunu mu sanıyorsun? Senin gücün ancak senden güçsüzlere yeter. Büyük tırnakların ve keskin dişlerin beni yenmeye yetmez. Cesaretin varsa benimle dövüş bakalım” demiş gururla.
Sonra, aslanın üstüne doğru uçup, burnunu, yanaklarını ısırmaya başlamış. Arslan, sivrisineği öldürmek için keskin pençelerini yüzüne ve burnuna savurmuş ama sineği öldüremediği gibi, her tarafını yara bere içinde bırakmış.
Sivrisinek, aslanın başının üstünden tekrar uçup, basmış kahkahayı: “İşte. Bak görün mü? Ben senden daha güçlüyüm!” Ama, uçarken önündeki örümcek ağını fark edememiş ve tuzağa düşüvermiş.
Kurtulmak için epey çırpınmış ama nafile. Örümcek gelip sineğin kanını emerken, sivrisinek derin bir iç geçirmiş:
“Sen tut ormanların en güçlü hayvanını yen de; şu küçücük örümceğe yem ol” diye hayıflanmış.
(Rus Masalı)