Dünya çocuk edebiyatının başyapıtlarından birisi olan Pinokyo‘nun masalını, gelin hep birlikte okuyalım.
Yıllar yıllar önce küçük bir kasabada Gepetto adında bir oyuncakçı varmış. Gepetto ahşap oyuncaklar yaparak para kazanırmış. Çocuklar için Gepetto Ustanın oyuncakları çok önemliymiş, onlar bu oyuncakları çok beğenirler ve onun yaptığı oyuncaklarla oynamaya bayılırlarmış. Gepetto Usta yalnız yaşarmış ve hep bir çocuğu olsun istermiş.
Hayalini gerçekleştiremediği için kendine ahşaptan bir çocuk yapıp ona çocuğu gibi davranmaya karar vermiş. Ormana gidip bir ağaç parçası bulmuş.
Ağaç kütüğünü atölyesine getirip şekil vermeye başlamış. Kütüğe her vuruşunda “Ah!” diye sesler gelmeye başlamış.
Usta marangozun neredeyse gerçek bir çocuğa benzeyen kuklası sonunda bitmiş. Şimdiden onu çok sevmeye başlayan Gepetto Usta ona Pinokyo adını vermiş. Tüm gün çalışan Gepetto yorgunluktan oracıkta uyuyakalmış. Pinokyo da masasında oturuyormuş.
O sırada bir peri ortaya çıkmış ve: “Ah iyi kalpli Usta, bugüne kadar yaptıklarınla en büyük dileğinin gerçekleşmesini hak ettin. Sana hayalindeki gibi bir çocuk hediye edeceğim.” demiş. Elindeki sihirli değneği ile Pinokyo’ya dokunmuş ve bir anda kukla hareket etmeye başlamış.
Sabahın erken saatlerinde gerinerek uyanan Gepetto birden yanında ona boncuk gözleri, kırmızı yanaklarıyla bakan şirin mi şirin Pinokyo’yu görünce çok şaşırmış ve ona sarılmış:
– İnanamıyorum oğlum canlanmış, demiş.
– Evet babacığım, ben senin oğlunum, demiş Pinokyo.
Aradan yıllar geçmiş ve Pinokyo büyümüş, artık okula gitme zamanı gelmiş.
Pinokyo’nun okula gidebilmesi için kalem, defter ve kitaba ihtiyacı varmış. Bunları almak için babasından para istemiş. Oldukça fakir olan ve zor geçinen Gepetto bunları alacak parasının olmadığını oğluna söyleyememiş ve gidip paltosunu satmış.
– Bu parayı al ve okul için istediklerini al Pinokyo, demiş.
– Tamam baba, hemen pazara gidip alayım, demiş Pinokyo.
Babasından parayı alan Pinokyo yola çıkmış ve yolda giderken kocaman bir çadır ve kalabalık görmüş. Hemen yanlarına gidip olan biteni anlamaya çalışmış. Bu bir sirkmiş ve içeride çeşitli gösteriler düzenleniyormuş.
Hemen içeri girmeye çalışmış ama kapıdaki görevli onu durdurmuş:
– İçeri girmek için bilet almalısın.
Pinokyo biraz düşündükten sonra elindeki parayı göstererek:
– Bana da bilet verir misin?, demiş.
Biletini alıp içeri giren Pinokyo, heyecanla gösterileri seyretmeye başlamış. Sirk sahibi onun canlı bir kukla olduğunu hemen fark etmiş ve onu yakalayıp kafese kapatmış.
Çok üzülen Pinokyo ağlamaya başlamış. O sırada onu canlı bir kuklaya çeviren peri gelmiş. Peri, onu kurtaracağını ve parasını geri vereceğini söylemiş. Perinin tek bir şartı varmış: Pinokyo’nun iyi bir çocuk olması ve yalan söylememesi!
Pinokyo sirkten koşarak çıkmış ve elinde parasıyla yola koyulmuş. Onun elinde para olduğunu gören kurnaz tilki ile paragöz kedi yolunu kesmişler.
– Ne yapacaksın o parayla?
– Okul için kitap ve kalem alacağım.
– Okula gidip de ne yapacaksın? Gel bizi dinle! O parayı tarlaya ekelim daha çok çıksın. Böylece zengin olursun, demişler.
– Çok iyi fikir, paramı alın ve ekin, demiş Pinokyo.
Pinokyo’yu kandıran kedi ve tilki, parayı alıp kaçmışlar. Pinokyo bir kez daha parasını kaybetmiş. O sırada peri ortaya çıkmış ve Pinokyo’ya:
– Neler oldu Pinokyo?
– Bir kedi ve tilki elimden zorla paralarımı aldı.
Yalan söyleyen Pinokyo’nun burnu birden uzamaya başlamış.
– Neler oluyor burnuma böyle?
– Yalan söylüyorsun ve burnun uzuyor. Bu sana bir ceza! Bir daha yalan söylememeye söz vermiştin.
Yaptığı hatayı fark eden Pinokyo olanları doğru bir şekilde periye anlatmış. Peri onu affetmiş ve tekrar kurtarmış.
Pinokyo evine doğru yürümeye başlamış ama şans bu ya karşısına kötü kalpli sirk sahibi çıkmış. Kaçtığı için ona çok sinirliymiş. Pinokyo’yu tuttuğu gibi denize atmış.
Kocaman bir balina Pinokyo’yu yutmuş. Karanlık, soğuk ve ıslak bir yermiş balinanın midesi. Korkmuş, ıslanmış ve ağlamaya başlamış.
-Babacığım keşke yanımda olsan, sana sarılsam. Yaptıklarım için o kadar pişmanım ki, demiş.
Uzun süredir oğlundan haber alamayan Gepetto Usta da Pinokyo’yu arıyormuş. Komşuları Pinokyo’yu en son denize atlarken gördüklerini söyleyince kayığa binip onu aramaya başlamış yaşlı marangoz.
Gepetto kayığa binince fırtına başlamış ve denize düşmüş. Masal bu ya aynı balina onu da yutmuş. Babasını karşısında gören Pinokyo çok sevinmiş. Baba ve oğlu birbirlerine sarılarak hasret gidermişler.
Pinokyo tüm olanları babasına anlatmış ve balinanın midesinden çıkmak için bir plan yapmış. Babasına:
– Cebinde kibrit var mı babacığım?, demiş.
– Evet, var, demiş Gepetto.
– Şimdi balinanın midesindeki tüm tahtaları yakalım ve çıkan dumanla birlikte ağzını açınca kaçalım, demiş Pinokyo.
Pinokyo’nun planı başarılı olmuş ve kaçıp kurtulmuşlar. Tüm bu olanları gören peri, onun iyi bir evlat olduğunu fark etmiş. Ona çok güzel bir hediye vererek onu gerçek bir çocuğa çevirmiş.
O günden sonra çok dürüst ve çalışkan bir çocuk olan Pinokyo ile babası mutlu bir hayat sürmüşler.