Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, memleketin birinde bir deve varmış. Bozkırda dolaşırken yerdeki kurumuş otların arasında mini minnacık bir karınca görmüş.
Bakmış; karınca, boyunun belki de on kat büyüklüğünde bir buğday tanesini oflayıp ıhlayarak götürmeye çalışıyormuş.
Deve, inanmaz gözlerle bakmış, bir kez daha bakmış, sonra da: “Beni çok şaşırttın karınca kardeş!” demiş. “Kendi boyunun en az on katı bir buğday tanesini hiç hık mık bile demeden alıp götürmeye çalışıyorsun, doğrusu pes, kırk bir kere de maşallah sana! Ben, sırtıma vurulan bir çuval yükün altında bile eziliyorum sanki. Neden ama, sorabilir miyim?”
“Neden mi?” demiş karınca. “çünkü ben kendim için çalışıyorum da ondan. Sen ise efendilerine çalışıyorsun, o nedenle sırtına vurulan her yük gerçeğinden daha ağır geliyor sana, anladın mı?”
Sonra, buğday tanesini yuvarlaya yuvarlaya uzaklaşmış karınca …
(Türk Masalı)